31 Ocak 2013 Perşembe

Kapitalizm Hakkında Nefret Ettiğim 10 Şey - İlk 5

1- Bütün işi en alttakiler yaparken, bütün maaşı en üsttekilerin alması 
                  Evet yani nedir bu? Bütün işi baştan sona sen götür, elalemin problemiyle sen uğraş sen çöz, bir de problemin ne olduğunu kimden kaynaklandığını bile bilmeyen yöneticinin laflarını çek, sonra da kuş kadar maaş al. Bu işte bir terslik var, maaşlar yeni girdiğinde yüksek olmalı bence, daha az iş yapcak yaşa geldiğinde de maaş azalsın, nasıl ama?


28 Ocak 2013 Pazartesi

İş Vaaar İş Var

Geçen gün televizyonda bakınırken Vedat Milor tadında bir amcanın programına rastgeldim. Amca İstanbul'daki meşhur Burgercileri gezip, anlatıyordu o bölümde. İzlerken aldı mı beni bir düşünce. Arkadaş bu amca da çalışıyor, para kazanıyor; ben de çalışıyorum, para kazanıyorum. Yalnız aramızda bazı farklar var tabii!

Mesela şunlar da iş:
- Gurme
- Vitrin Tasarımcısı
- Yemek Fotoğrafçısı (yemek konusunda biraz takıntılıyım da, siz sadece Fotoğrafçı da diyebilirsiniz)
- Ada Bekçisi (hepimiz zamanında çıkan haberlerde duymuşuzdur: birçoğumuzun kat kat fazla maaşıyla muuuhteşem bir adaya bekçilik yapmak)
- Gezi Programcısı (Gezi Yazarı)
- Yat Tasarımcısı (Buraya uçak da koyabilirsiniz)
- Cafe / Butik Otel Sahibi (kabul edelim, bu hayali kurmamış biri bile yok aramızda)

Bu liste beni durduran olmazsa böyle uzayıııp gider.........

26 Ocak 2013 Cumartesi

Cumartesi Saçmalamaları 2

Cumartesi neden çalışılır? Biri bana bunu lütfen açıklasın!

5 gün neyimize yetmiyor? Hadi yetmiyor diyelim, illa hemen 6.günü mü çalışmak lazım? Hayır yani, çok yoğunsan önemli işlerini ilk 5 günde bitirirsin, daha az önemli olanları 2 gün sonra yaparsın nolucak yani? (Gerçekten şu an inanılmaz bir tespit yaptım, bravo bana)

Yok olmaz diyorsan o zaman 7.gün de çalışmalıyız dimi ama? 6. günde yetiştiremediklerimizi ne zaman yapıcaz? 7.gün şart!

Eee peki 7.gün de yetiştiremediklerimiz nolucak? 8. gün mü? Yok ki öyle bir gün! 1.güne dönücez mecbur. (Asıl kafalarda bir şimşek çaktıracak tespitim bu bence)

23 Ocak 2013 Çarşamba

Mülakatta mıyım, yoksa Delirdim mi?

Halihazırda çalışıyorken iş değiştirmek oldukça yorucudur (ama atalarımız iş işteyken bulunur demişler neticede) Bir de her firmanın kendi boyuna bakmadan en az 3 mülakat yapması da cabası! (zaten 15 kişilik bir şirketsin 3 görüşmeyi napıcaksın, anca havan olsun) Ee küçük şirket de 3 görüşme yapınca, bu sefer kurumsal olan gaza geliyor, ben daha da çok görüşme yapmalıyım diye ve ortaya ilginç manzaralar çıkıyor.


Mesela zamanında gittiğim kurumsal şirketin 3 görüşmesini de alnımın akıyla geçtikten sonra son aşama psikolojik testti. Sanki CIA'e başvurdum da işkence altında çabuk çözülüp çözülmediğime bakacak! Bir Amerikan dublaj alıntısı yaparak ' Hey, senin derdin ne dostum?' diye haykırmak istedim ama tabii gülümseyerek ne zaman geleyim diye sormaktan başka bir şey yapamadım.

22 Ocak 2013 Salı

Hem Çaycı Hem İletişim Uzmanı - Hem Şoför Hem Danışman

Farkettiniz mi etrafımızda ne çok cimri işveren var? Benim patronum cimri, seninki cimri, onunki cimri, say say bitmiyor. Acaba kariyer basamaklarını çıktıkça cimrileşiyor mu insanoğlu? Daha çok para kazandıkça cebimizdeki akrep daha da mı büyüyor sanki, ne dersiniz? Arkadaşlar para sanırım bizi bozuyor, artık kabullenelim. Bugünün patronları dünün modern köleleriydi ne de olsa (klişeye gel)

Konuya nerden geldim? Bugünlerde patronların gerçekten cimrileşmek adına yaptığı bazı alkışlanmaya değer hareketler görüyorum da. Mesela iletişim uzmanı olarak çalışan birinin işinden boş kalan vakitlerinde çaycılık yapması? Arada bir kahve yapması doğal karşılanabilir tabii ama sürekli çay, kahve işinden sorumlu görülmesi. Bakın stajyer bile demiyorum, uzman! (kaldı ki stajyerlerin de çay-kahve yapmasına karşıyım)


21 Ocak 2013 Pazartesi

Google Nedir Bilmeyen Yönetici

Hani hiçbir şey bilmeyen ama nasıl olduysa yöneticilik unvanı kazanmış adamlar var ya, işte onlar her yerde! İnsanın içini parçalayan bir olay varsa o da bu adamların sizin en az 3 katınız maaş alıyor olması.

Adam internet satışından sorumlu, ancak bana sorarsanız Google'ın icadından habersiz. En ufak bir şeyde gelip bu ne demek, bu ne işe yarıyor diye soruyor. Oğlum yazsana Google'a, çıkıcak ne istersen karşına zaten. Yüzyılın icadı, benden çok biliyor, hatta aradığın şeyin resimlerini bile gösteriyor (valla bak öyle böyle bişi değil, bi dene yaa)

Bak işte böyle bir şey! Ne arıyorsan yazıyorsun, o buluyor! Hem de bedava, inanılmaaaz
Aslında zamana ayak uyduramayanları ya da 'ne uğraşcam yaae gidip sorarım'cıları çıkarıcan sistemden, bak gör nasıl zamandan kazanılcak, verimlilik nasıl artacak. Ama nerde bu gidişata dur deme riskini alacak cesarete sahip patron?!

Şu Meşhur Pazartesiler

Yeni bir iş gününden daha merhaba!
Daha haftasonumu nasıl geçireyim diye planlarken, bir de baktım Pazartesi olmuş; yine yeniden.
Peki bu Pazartesi gününden ve şu meşhur sendromundan nasıl sağ çıkılır?


19 Ocak 2013 Cumartesi

Cumartesi Saçmalamaları

Birçoğunuz hala tatlı uykularındayken, şanssız azınlıktan biri olan ben yine bir Cumartesi kalkıp geldim işe (neden Allahım neden).



18 Ocak 2013 Cuma

Memleketten Modern Köle Manzaraları

Şimdi ilkokuldan üniversite mezuniyetine kadar aynı okullarda okumuş, aynı başarı grafiğini çizmiş iki yakın arkadaşın bir iş gününe göz atalım:

Uyarı: Bu yazı yok artık, bu kadarı da olmaz demenize sebep olacak olaylar içerebilir ancak hepsi gerçektir!

Not: Bu yazıdaki şahıslar aynı maaşı alıp, aynı statüde çalışan kişilerdir.

Karenina her sabah kalkıp çalıştığı plazanın spor salonunda duş alır, açık büfe kahvaltısını yapar (evet, evet doğru! şuan adeta bir otelde tatilde), sonra da bilmemkaçıncı kattaki ferah ofisine gidip, bazen çalışır, bazen de çalışırmış gibi yapar. Gibi yaptığı kısımlarda şirket içi organizasyonlarını (yatla Ege turu, yurtdışı turu, bilumum partiler) katılmak isterler mi diye arkadaşlarına mail atmaktadır. İşinden boş kalan diğer vakitlerinde ise yine plazanın içerisindeki kuaföre gidip saçlarına fön çektirir veya manikür yaptırır. (Bildiğin üstüne para da veriyorlar durumu yani) Ve bu, genel olarak bütün şirket çalışanlarınca aynı (tamam, diğer çalışanlar belki biraz daha fazla çalışıyor olabilir Karenina'dan) Yani şirketteki yeni mezunlar dahil herkes bir nevi patronun karısı ama hobi olarak şirkete geliyor pozisyonunda!

Evet,bu Karenina

Oysa ki çalışmak dediğin öyle mi olur! Nasıl olur, bkz:

17 Ocak 2013 Perşembe

Özgür Willy

Bu şirkette bugün bile çalışıyor olmamın sebeplerinden biri de yöneticimdir herhalde. Bana sorumluluk veren, destekleyen, hata yapa yapa öğrenilebileceğini çözmüş muhterem bir kişilik. Yalnız her kadı kızında da olduğu gibi bizimkinin de bir kusuru var: Kendisi tam bir Özgür Willy!

Adam şirkete gelmeyeceğini kimseye söylemiyor bildiğin. Bir değil, iki değil. Kendi içinde bağımsızlığını ilan etmiş, adeta bir Don Draper.

16 Ocak 2013 Çarşamba

Büyüklere Masallar - Külkedisi

El bebek gül bebek büyütülen Sindirella babası öldükten sonra üvey annesi ve üvey kız kardeşleriyle yalnız kalır ve çile başlar. Artık her işi Külkedisi lakabını almış Sindirella yapmaktadır ve bunun karşılığında en kötü yerde uyuyup, en kötü yemekleri yemektedir. Bir gün Külkedisi gözünü karartıp sihirli bir perinin de yardımıyla kraliyet balosuna gider ve hayatının aşkıyla tanışır. Tabii olaylar bir süre Külkedisi ve Prens'i ayırır, ancak en sonunda Prens elindeki ona uyan ayakkabının teki ile Külkedisini bulmayı başarır. Ve Külkedisi ile Prens mutlu bir beraberliğe yelken açarken, üveyler de eski sefil hayatlarına geri döner.

Evet, hepimiz bu masalı biliyoruz zaten. Peki şimdi bir de benim hayatıma göz atalım: