8 Şubat 2013 Cuma

Yel Değirmenleriyle Savaşırken Yanında Bir Sanço Bile Bulamamak

Hani filmlerde şöyle bir sahne vardır ya: insanlar kahramanımızı gaza getirirler, yürü be arkandayız derler, bizim salak da gaza gelir hemen tabii en önden yürür ve canavarın karşısına dikilir. Sonra arkasına bi döner bakar ki tek bir nefes alan canlı bile kalmamış arkasında! Hah, işte iş hayatında da aynen böyle.

Arkadaş kimle konuşsan aynı dertlerden muzdarip (ama öyle böyle değil çok muzdaripler yaa) her toplanmada dost meclisleri kurulup şirket kurtarılıyor, revize ediliyor, bildiğin Alice Harikalar Diyarına çevriliyor...


Ondan sonra bu insanların önüne isimsiz dolduracakları bir öneri/görüş formu konulunca ne oluyor peki? Pek tabii ki sevgili anlaşılmaz çalışanlarımız buraya herşey sanki hayallerindeki gibiymiş gibi yazıyorlar. Oğlum madem sorulunca söylemiceksin neden her gün gelip başımızın etini yiyorsun acaba?

Adamlar sormuş, sen yaz oraya görüşünü, anlat derdini, belki bi anlayan çıkacak. Çıkmazsa da kimse elyazısı analizi yaptırıp seni tespit edip kovmıcak ki! (öyle yapan bir şirkette çalışıyorsan da manyak mısın diye sorarlar adama, bırak hemen o işi daha kötüsünü bulamazsın neticede)

Sonuç olarak işte biz birkaç don kişot şikayetlerimizi yazdığımızla kalıyoruz, kimse de üç tane şikayeti dikkate almıyo tabii.



Yine de gelsin yel değirmenleri, pes etmek yok modern kişotlar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder